
Haddini Bileceksin!
27 Eylül 2009 Pazar

Kıskananlar Çatlasın!
26 Eylül 2009 Cumartesi
Futbolda Mahalle Baskısı
Fanatik'de haber başlığı: "Havada penaltı kokusu var..."
Başlığın altını doldurmuşlar:"Ali Sami Yen Stadı'ndaki Galatasaray-Eskişehirspor karşılaşmasında düdük çalacak olan Cüneyt Çakır, Süper Lig'de daha önce Cim Bom'un 8 maçını yönetti.
Sarı-Kırmızılı ekip bu müsabakalarda 6 galibiyet, 1 beraberlik, 1 de mağlubiyet elde ederken, rakip filelere 16 gol gönderdi, kalesinde 11 gol gördü. Bu 8 maçtaki en ilginç istatistik ise Çakır’ın Galatasaray lehine tam 6 penaltı vermiş olması. Söz konusu kart göstermek olduğunda bonkör davranan tecrübeli düdük, yine bu maçlarda Galatasaraylı oyunculara 18 sarı, 1 de kırmızı kart gösterdi. Cim Bom’un rakipleri ise 24 sarı, 1 de kırmızı kart gördü. Cüneyt Çakır, Süper Lig’de Eskişehir’in de 4 maçını yönetti. Kırmızı-Siyahlı ekip bu maçlarda 2 galibiyet, 1 beraberlik, 1 de mağlubiyet elde etti."
***
Hatırlarsanız daha öncede Galatasaray bu sezonki bol gollü galibiyetlerine bir mana aranırken; yok zayıf takımlarla oynadı yok goller şansa ve penaltıdandı deniyordu.
Hem başarı gölgelenmek isteniyordu hemde öncelikle hakemler üzerinde bir mahalle baskısı oluşturmak...
Kasımpaşa maçında gözünün önündeki apaçık penaltıyı çalmaya neden cesaret edemedi maçın düdük üfleyicisi (hakem demeye dilim varmıyor)! Acaba; maçtan önce okudukları, duydukları beyninin bir köşesine yerleşmiş olabilirmi? Psikolijik baskı altında girmiş olabilir mi?
Abartiyorsun diyen olabilir, eh o zaman neden çalamadı o düdüğü. Yoksa çalamadı değilde çalmadı demek istiyorsunuz!..
Daha eskiye götüreyim, bir zamanlar Arif Erdem için kendini atıyor, hakemi kandırıyor haberelri çok yapıldı; düşürülse bile penaltı verilmiyordu...
Pazartesi günkü maçta bir penaltı verilirse; biz demiştik olacak...
Bakalım Cüneyt Çakır'ın yüreği bu penaltı baskısını kaldırabilecek mi?
Ekranda Haftasonu Futbol Zevki
25 Eylül 2009 Cuma
26 Eylül Cumartesi
13:00 Zenit-CSKA Moskova / Spormax
14:45 Portsmouth-Everton / Spormax
15:00 Zeytinburnuspor-Bozüyükspor / Dem TV
16:00 Wolfsburg-Hannover 96 / TRT 3
17:00 Stoke City-Manchester United / Spormax
19:00 Ç.Rizespor-Altay / D Spor
19:00 Real Madrid-Tenerife / NTV
19:30 Fulham-Arsenal / Spormax
20:00 Valenciennes-Marsilya / Kanal A
19:30 Ipswich-Newcastle / Euro Futbol
20:00 Antalyaspor-Fenerbahçe / Lig TV
21:00 Malaga-Barcelona / NTV Spor
22:00 Lyon-Toulouse / Kanal A
22:30 İngiltere (U20)-Uruguay (U20) / TRT 3
27 Eylül Pazar
00:30 Palmeiras-Atletico PR / Spormax
16:00 Orduspor-Konyaspor / D Spor
16:00 Freiburg-M'Gladbach / TRT 3
16:00 Juventus-Bologna / NTV Spor
18:00 Lille-Nice / Kanal A
18:00 Sunderland-Wolves / Spormax
18:30 Hoffenheim-Hertha Berlin / TRT 3
20:00 Galatasaray-Eskişehirspor / Lig TV
20:00 Denizlispor-Manisaspor / Spormax
21:45 Milan-Bari / NTV Spor
22:00 Bordeaux-Rennes / Kanal A
22:00 Sao Paulo-Corinthians / Spormax
22:30 Honduras (U20)-Macaristan (U20) / TRT 3
UEFA Haftanın Takımı Olarak Galatsarayı Seçti
Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA), resmi internet sitesinde yayınladığı haftanın değerlendirmesinde, Galatasaray en iyi takım olarak gösterildi. UEFA resmi internet sitesinde yayınladığı haftanın değerlendirmesinde, Galatasaray'ı haftanın takımı olarak belirledi.
HAFTANIN fUTBOLCUSU: Haftanın değerlendirmesinde en iyi oyuncu İspanya'nın Real Madrid takımının golcüsü ve takım kaptanı Raul Gonzales oldu.
HAFTANIN MAÇI: İngiltere Premier Lig'de hafta sonu oynanan ve Manchester United'ın Manchester City'i 4-3 ile geçtiği 154. Manchester derbisi, UEFA tarafından haftanın maçı olarak seçildi.
HAFTANIN GOLÜ: Fransa Birinci Futbol Ligi (Ligue 1) takımlarından Olimpik Marsilya'nın, Montpellier Herault'ı 4-2 yendiği maçta Olimpik Marsilya'nın Senegalli golcüsü Mamadou Niang'ın ceza sahasına girerken, iki defans oyuncusunu çalımladıktan sonra yerden düzgün bir vuruşla topu kalenin sol alt köşesine gönderdiği gol.
www.uefa.com
Uyanık Kaleci
İsveç Allasvenskan Ligi'nde dün gece oynanan maçta IFK kalecisi Christensen, akıllara durgunluk verecek bir uyanıklıkla kale direklerini yerinden çıkardı ve kaleyi 20 santim daralttı.
"Büyük fikir adamı Erman hoca! "
24 Eylül 2009 Perşembe
Başlık spor yazarı Ahmet Çakır'a ait.


Hakem Sahanın İçine Etti
23 Eylül 2009 Çarşamba
Katar Ligi'nde oynanan Al Gharrafa-Al Khor maçında, bir korner pozisyonu sırasında maçı yöneten hakem sahaya 'küçük tuvaletini' yaptı. Tuvaletini yaparken kameralar tarafından saniye saniye görüntülenen hakem, daha sonra maçı kaldığı yerden yönetmeye devam etti.
***
Hakemlerin maçın içine etmelerine alışığız ama sahanın içine etmelerine alışık değiliz doğrusu. Benim merak ettiğim seyirci nasıl bir tepki gösterdi acaba?
Hani 15 Dakikada İkna Ederdin!
Adnan Polat'ın vermediği Arda için "15 dakika başbaşa görüşelim ikna ederim" diyen Aziz Yıldırım, İstiye Parkta Arda ile sohpet etti ama Kaptanı ikna edemedi...
Onlar bu rüya ile çok yatarlar daha...
Galatasaray taraftarı Arda'ya rahmetli Metin Oktay'ın senelerce boş kalan tahtını vermiş...
Bunu karşılamaya Aziz Başkan'ın parası yetmez...
Allah'ın izniyle O, Galatasaray Kaptanı olarak senelerce anılacak...
Bu paşalıktan büyük mertebedir...
Ulaşabilene...
***
Bazı manevi makamlar, maddi makamlardan daha forsludur.
Aziz Başkan da bunu çok iyi bilir.
Bakanlık mı, Fenerbahçe başkanlığı mı diye sorsalar; hangisini seçer?
Düdük Üfleyicileri...
Baksanıza dostlar Kasımpaşa başkanı bile mağlubiyetin sonucunu hakeme yükledi ya, yuh artık...
Yani adam daha ne yapsın daha. 90 dakika körleri sağırları oynadı; kırmızı kartları penaltıyı, ceza sahası içindeki geri pastan çift vuruşu (Galatasaray'ın kini görmüştü) görmedi ama yinede yaranamadı.
Hakemlik gerçekten zor meslekmiş.
Ne kadar çabalasanda kimseye yaranamıyorsun.
Bu yüzden, cesur olmalı eline düdüğü alıp üflemeye meydana çıkan adam.
Bilmeli ki bu işin sonunda kimseye yaranamayacak. Bunu da hiç gaye edinmemeli...
Ağzıyla değil vicdanıyla üflemeli düdüğü...
Çayıra üfleyeci seçen MHK 'de, vicdanı olan adamlara vermeli düdüğü üflesin diye...
Kimi Yokluktan, Kimi Çokluktan dertli
Hikmet Hoca Gençlerbirliği karşında 2-1 mağlubiyet aldıktan sonra, basın toplantısında: "''Bu kadar çok oyuncuyu bir sezon başında bir hocaya verirseniz, ne ideal kadrosunu kurabilir, ne de istediği verimi alabilir. Elimizdeki kadro ile daha 2 maç üst üste aynı defans kurgusuyla çıkmadık. Sürekli değişen oyuncu yapısına sahibiz."
Ne Kadar Dürüstsün, Ali Güneş!
22 Eylül 2009 Salı
Ali Güneş, Elano'nun yaptığı aşırtma vuruşta, topu kafasıyla çıkarmak için uzandığını anlatarak, ''Kafamla uzanamadığım için elle müdahale etmek zorunda kaldım. Sonuçta yalan söylemeye gerek yok. Herkesin gördüğü bir pozisyondu. Normal kurallar gereği kırmızı kart ve penaltıydı sonucu'' dedi.
Penaltıyı taraftar attı!
Rusya Premier Ligi'nde 22. haftada Saturn - Spartak Moskova maçında çok ilginç bir an yaşandı.
2-1 biten maçta 52. dakikada Spartak Moskova'dan Alex'in kullanacağı penaltı öncesi şişko bir taraftar sahaya atladı ve penaltı vuruşunu gerçekleştirdi. Top köşeye ve ağlara giderken çılgın taraftar gol sevincini sahada koşarak gerçekleştirdi.
Mustafa Denizli ile Yıldırım Demirören, ara transferde bu şişkoyu Beşiktaş'a alırlar:))
Seriye Devam
21 Eylül 2009 Pazartesi
Seri bozulmadı.
6 maçta 6 galibiyet.
3 golden aşağısı yok...
Kasımpaşada istikrarını korudu oda seriyi bozmadı.
6 maçta 6 malubiyet...
***
Yılmaz Vural klasiğini yapmak için bayağı çalışmış.
Çalıştırdığı takımları güme düşürür ama 3 büyüklere karşı varını yoğunu koyar takımı, puan alır.
Az daha da Yılmaz Vural'ın rüyası gerçek oluyordu...
Sert oynadığı Kasımpaşa. Galatasarayın verilmeyen penaltısı verilseydi, drenci kırlıcaktı. Fakat herkesin gördüğün apacık gol çizgisinden el ile oynamayı maçın hakemleri görmedi.
Birde gol bulunca müthiş bir direnç gösterdi Kasımpaşalı oyuncular nasılsa kör bir hakem vardı sahada rahat rahat sert oynadılar.
Yılmaz Vural'da bayağı paraladı kendini. Onun bu halini gören futbolcu insafa gelir neyi var neyiyoksa koyar ortaya.
Zaten öyle yaptılar.
İkinci yarı Kasımpaşalı futbolculara kramp grimeye başladı, beni çıkarın işaretleri yaptılar.
Hocalarının artisliğine, kendileirni yıprattılar şimdi haftaya yansır bu halleri. Belki kazanacakları bir maçı, kaybetmelerinin gayet normal olduğu bir maçta kendilerini tüketerek zora soktular.
Alsalardı bu hafta Yılmaz Vural ekran ekran dolaşıp hava yapacaktı. Bana şans verseler 3 büyükleri şampiyon yaparım diye. Önce gümede kalmayı bir öğrense!
Hele ilk yarının sonunda bir hali yokmu; maç iki dakika uzamış, daha ikinci dakika yeni dolacak, yan hakeme saati gösterip öyle bir yalvarıyor ki maçı bitir diye. Zavallı suçuhakemede atamayacak şimdi. O yinede bi şeyler bulur.
***
Galatasaray gelirsek; ilk kez mağlup duruma düştü Galatasaray bu sene. Mağlup durumdayken nasıl oynaması gerektiğini öğrenmesi gerek. Sinirlerine hakim olmalı, telaş yapmamalı.
Orta sahamız eski veriminde değil.
Elonada hazır değil. Gerçi hazıe halinide bilmiyoruz; belkide hazırıda budur. Bu yetmez ama...
Rijkaard'ı bekleyen bir başka sorunda Baroş'mu, Nonda'mı?
Nonda diyenler çoğalacak gibi!
Panathinaikos Galatasary Maçının Golleri
18 Eylül 2009 Cuma
Zor kolay oldu... Erken bulduğumuz gol doğrusu beni korkuttu, Beşiktaş maçı gibi bir oyun olurmu dedim ama bu defa Galatasaray dersine iyi çalışmış. Ders dedikte bu arada boynuz kulağı geçememiş, talebesi Rijkaard'ı zorlayamadı.
Özellikle ilk yarı Galatasaray üzecek şeyler yapaamdılar, zorlayamadılar. Kendi sahalarında mağlup olmalarına rağmen oyunu force edemedi Panathinaikos.
Galatasaray gayet sakin ve rahat oynadı. Usta ayaklarla sonuca gitti.
Şanslıydıkta. hem attığımız golde hem rakibin atamadığı bazı pozisyonlarda.
Şans zorlayanın, isteyenin yanında olur. İnşallah bu şansımız kupaya uzanana kadar gider.
Son bi söz Hocayı başatan eşeltirenlere, Serveti; Gökhan'ı kenarda oturtup; iki Emre'yi, Uğuru sahaya sürünce bu kadar rotasyon olurmu bir maçta demişti çok bilen bazı yorumcular. Bak mecburiyetten nasıl oluyor... Hemde çok önemli bir avrupa maçında, deplasmanda. Şimdi yazacaklar utanmadan. Rijkaard ne kadar doğrusunu yapmıştı falan diye...
Kurt Puslu Havayı Sever
17 Eylül 2009 Perşembe
Ankara Spor ve Ankaragücü olayları havayı bayağı pusladı. Dahada puslancağa benzer. Baksanızza kurtlar bile havayı fırsat bildi oratya çıkmaya başladı.
Eski Futbol Federasyonu Başkan'ı Haluk Ulusoy iftar yemeği bahanesiyle konuşmaya başladı.
İşin başındayız bu abdestle çok namaz kılınır daha...
Doğrusu federasyon çok acamice davarandı bu sürecte...
Olayların buraya geleceği belliydi. Federasyonun, sürecin başında müdahale etmek yerine, sürecin sonunda müdahale etmesi ve ağır kararlar alması insanın kafasını karıştırıyor.
İnanın hiç bi şey yapmayıp, akışına bıraksaydı; bu kadar tepki almazlardı.
ilk baştaki izlenimde oydu aslında.
Fakat ya akılları başalarına geç geldi yada birilerinin dolduruşuna geldiler son anda.
Öyle yada böyle asıl kurşunu kendi ayaklarına sıktılar.
Federasyonun bir ayağı dopaldır artık...
Ortada topal geyik olurda, kurt dağdan inmezmi?
Ronaldo'nun Frikik Golü
Cristiano Ronaldo'nun Şampiyonlar ligi maçında Zürich'e attığı ikinci frikik golü. O gece Ronaldo iki frikik gölü attı.İkinci gol şansa oldu kaleci ellerinden kaçırdı diyenler olabilir. Fakat bence böyle düşünenler Ronaldo'ya haksızlık ediyorlar. Frikik vuruşlarında ustalık baraşı aşırtıp kalecinin uzanamayacağı uzaklığa ya fasolu yada sert vuruşlar yapmaktır. Baraşı aşırtı ve kalecinin tutamaycağı kadar serti. O kadar sert ve hani geldiki top, kaleci üstüne gelen topu tutamadı...
Yıldızları seyretmek bir zevk...
Yıldızları, yıldız yapan farklılıkların farkına varmak ayrı bir zevk...
'Capello futbolu hiç bilmiyor'
Fabio Capello “İnter bu sezon Şampiyonlar Ligi’ni kazanamaz” şeklindeki açıklamaları üzerine konuşan Mourinho, “Fabio Capello gerçekten futbolu bilmiyor” ifadesini kullandı. Portekizli çalıştırıcı daha önce de İnter’in Serie A’yı alamayacağını söyleyen İtalya Milli Takımı’nın hocası Lippi’ye ağır bir dille cevap vermişti.
***
Herkes Mourinhon'un ukalalığından, kendini beğenmişliğinden, sivri dilinden dem vuruyor.
İtici geliyor bir çokları için Hoca bu tavırları.
Fakat bu onun hoşuna gidiyor gibi...
Zaten kendini dokunulmaz görüyor; biride dokundurmaya kalkınca, hemen karşılığını yapıştırıyor.
Men dakka dukka "çalma kapıyı, çalarlar kapını"
"En ciddi Rakibimiz Panathinaikos"
16 Eylül 2009 Çarşamba
Frank Rijkaard, GS TV’deki "Rijkaard ile Soru-Cevap" programında yaptığı açıklamada, zor bir maçın kendilerini beklendiği belirterek, "Tabii şu anda kağıt üzerine baktığımız zaman en ciddi takım Panathinaikos diyebiliriz. Ama bu yalnızca kağıt üzerinde. Puan almamız gerekiyor, hangi maçtan hangi puanı alacağınız belli olmuyor ama tabii ki Panathinaikos, Avrupa Şampiyonlar Ligi’nden gelen bir rakip ondan kağıt üzerinde en ciddi rakibimiz" dedi.
***
Gerçektende gayet ciddi bir rakip. Sadece Şampiyonlar liginden gelmiş olması değil, oyucuları, oyun anlıyışı vede Yunanistan takımı olmasıda işi gayet ciddi yapıyor...
Sert oynuyorlar. Bunu bir de kendi sahalarında, Türkiye'ye karşı sevgiyle dolu! seyircisi önünde oynayacaklarını düşünürsek!..
Kolay gele Cim Bom, sen işini bilirsin...
Sen bizi üzmezsin!..
Yıldız Farkı
Fark yapmak için, farklı ayaklara ve futbol zekasına ihtiyaç vardır.
Beşiktaşın en pahalı ve tartışılan transferi farklı hiç bir şeye sahip olamadığı için Manchester United karşısında hiç bir şey yapamadı...
Zaten kimsede ondan bi şey beklemiyordu açıkçası...
Devler liginde mücadele edeceğiniz önceden belli ama yaptınız transferlerde belli. Gaziantep spora iki futbolcu için 15 milyon euro ver ve sonra Manchester United karşısında galibiyet bekle...
Beşiktaş takımında maçtaki en farklı ayağa Serdar Özkan'sahipti ve ilk çıkan o oldu?
Bir takımın hocası para verip aldıkları futbolculardan çok taraftara güvenirse daha ne beklersin ki?
Zico Dedikodusu...
14 Eylül 2009 Pazartesi
Bizim basın, bir takımdaki kötü gidişte, yöneticilerden önce takıma yeni hoca aramaya başlar.
Bazende bu dedikoduları ,yöneticiler bilerek basına malzeme yaptırılar ki; camianın tepkisi ne olur bu işe diye...
Eh Zico gelirmi Beşiktaş'a? Neden gelmesinki sonuçta Fenerle göbek bağı yok, Türkiye'de de rahat iyiydi.
Gittiği yerlerde pek rahat etmedi hani.
Fenerbahçede başarılıydı doğrusu...
Arogones'in yerine Daum değilde Zico getirilseydi kimse sesini çıkarmazdı...
Mustafa Hoca sezon sonunda bırakmak istedi. Biliyordu ki; altın tepside sunulmuş, bedava bir şampiyonluk yakaladı. Bu kadar bal ancak bi sefer olur. İkincinin olmayacağı kesin. Adam gibi transfer de olmadı.
Bütün heyacanını (daha doğrusu şansını) kaybetmiş gözüküyor. Camianın öz evladı Ertuğrul Sağlam'a yaptığı şerefsizliği her an kendisi yaşayabilir.
Eğer ki salı günü ManU karşısında bi ezimet olursa ve de yöneticiler "hocamızın arkasındayız derlerse"; bu iş oldu demektir...
Artı Beşiktaş başkanıda Fenerbahçe'nin eskilerini toplamayı seviyor hani:)))
Toroğlu: Hakeme bir tecavüz etmedikleri kaldı...
Ermon Toroğlun'dan şanına yakışır hakem yorumu...
Ama bu sefer haksızda değil hani bizim hakem eskisi.
Ne demiş Hoca tastikcisi Şansal Büyüka'ya Bursa Spor Fenerbahçe maçını analiz ederken: "LUGANO ‘Bana dokunamazsın. Sen kimsin? Çek elini’ diyor hakeme. Bunu derken benim hakemim zavallı.. Bir tek tecavüze uğramadığı kalıyor. Bir hakem bir oyuncuya dokunamaz. Ama futbolcu da ona dokunamaz. Lugano formasını koruyor, ancak Çoban federasyon formasını koruyamıyor....
6 sarı Fener’e, 2 sarı da Bursa’ya. 8 tane sarı verirken 2 kırmızıya dönememişsen, sen hakem değilsin. Ya sarıların yanlış ya da yüreğin yetmiyor.
...
ŞANSAL BÜYÜKA: Sonrası da var hocam...
ERMAN TOROĞLU: Sonra da alkışlıyor seni, atarmıyorsun...
Göstersene kırmızıyı! Hani nerede? Bir başka maçta atarsan bu yüzden bir oyuncuyu ben sana sormaz mıyım Çoban?
...
Alex geliyor, omuz atıyor hakeme! Fenerbahçeli futbolculara sesleniyorum... Twente maçında yapsanıza bu maç yaptıklarınızı! Hadi bir omuz atın bakalım ne oluyor orada!
...
O forma var ya o forma! Alex ve Lugano nasıl veriyor o formanın hakkını, sen vermiyorsun! Ben böyle kendini çomaklattıran bir hakem görmemiştim!.. Topuz, hakemi kucaklıyor, ayırıyor... Hakem bu kadar aciz mi ya?"
Aciz olur tabi hoca, neden olmasın ki....
Bak varmı ses Bursa tarafından...
Yok varsada kim okur Bursa'nın yerel gazetesini, kim duyar Bursa'lının sesini.
Kaç tane Bursa'lı spor yorumcusu var akşama televizyona çıkıp sesini duyuracak.
Hem buna tecavüz denmez, bunun adına taciz.
Yani yaklarsak s...... demek bu!
Sıkıysa dediğin gibi yapsın, göstersin ikinci sarılardan kırmızıyı Fenerli futbolculara...

Saha ortasında kendini elletmese, tacize izin vermese, saha dışında hiç affetmezler tecavüz ederler bu sefer...
***
Twente maçına gelince; hiç bi fenerli futbolcu bunu yapmaz o maçta....
Tıpası sıkmaz...
Çünkü bir Avrupa maçında hakemi taciz ederse, bilirki; maç bittikten sonra Fenerbahçe medyası ona tecavüz eder.
Hele birde kötü bir sonuç alınırsa; yandı gülüm keten helva...
Bu yüzden Twente maçında içiniz ferah olsun...
Hakemden ziyade Hollandalı futbolcuları düşünün siz...
Pazar kuponumuz tuttu..
13 Eylül 2009 Pazar
362 Fiorentina - Cagliari 1-0
368 Siena - Roma 2-0
373 Mersin İ.Y. - Giresun Spor 4-1
400 Neuchatel Xamax-Young Boys 3-0
406 Rennes - St Etienne 1-0
Oynayıp, kazanan arkadaşlara tebrikler. İnandığımız güvendiğimiz kuponları yayınlamaya devam edeceğiz...
iddaa iddaa iddaa iddaa iddaa iddaa iddaa iddaa iddaa iddaa iddaa
Bizde, Bizi Üzmeyenleri Unutmayız BABA!
Gollerin Dili...
Bu maça çıkana kadar, gerideki 4 maçta; Galatasaray 13 gol atmış 4 gol yemiş, Beşiktaş 3 gol atmış 1 gol yemiş.
Galatasaray 4 maçın 4'ü kazanmış, Beşiktaş 4 maçta 3 beraberlik almış.
Bu tabloyo bakınca Galatasaray kazanmak için gol atmak gerektiğini düşünüp oyunu gol üzerine kuruyor, Beşiktaş ise önce yenilmeyeyim düşüncesinde.
Dün akşamda bu mantıkla çıktı Mustafa Hoca sahaya; 3 santraforunu kenarda oturtarak.
Topu topu 3 gol atabilmiş Beşiktaş takımında bu golleri atan hiç kimse yoktu ilk onbirde.
İddacılar dikkat etmşitir belki; Mustafa Hoca geldikten sonra Beşiktaş maşlarının ilk yarıları genelde berabare biter, bi aksilik olmazsa. Dün akşamda aynı mantıkla çıktı Hoca maça. Ne kadar ortasaha oyuncusu varsa sahadaydı. Bu ortasaha bolluğunda Ekrem'i de Arda'nın peşine takmıştı. İyi çalım yapan adamlarla; Galatasarayın iki stoperini yerden geçip gol bulacaktı, olursa. İlk yarı gol yemesin yeterti, ikinci yarı bir yada iki hücümcu sokup " bak riskte aldı kazanamk için" diyede yazarlardı arkasından. Günü kurtarmış olurdu.
Bakalım Mustafa Hoca salı günü MANU karşısında nasıl bir kadro çıkaracak...
Ahhhh, Bak Favori Kazandı!
Her derby maç öncei geyiğidir bu spor kamuoyunda; Favoriler kazanamaz diye. Galatarasayı sevemeyenler korosu maç öncesi yine aynı şarkıyı söyledi, bir teselli ver babından.
Ahhh Favori kazandı.
Şimdi köşesinde kurulup yazı döktüren kaç tane yazar ben demiştimle başlayamayacak yazıya...
***
Sahi gerçekten bu işin istatiğini tutan var mı?
Derby maçları öncesi kim favoriymiş; kim kazanmış?
***
Yoksa bu bir derby efsanesi olarak söylenip gidecek...
Hayırlı Olsun!
Tugay Kerimoğlu'nun Blackburn Rovers'ta bir dönem hocalığını yapan Mark Hughes ile yolları Manchester City takımında yeniden kesişiyor.
Bu yaz antrenörlük lisansı almak için Türkiye'de eğitim gören ve kurs sonunda gerekli belgeleri tamamlayan Tugay, dünyanın en zengin kulübü olarak adlandırılan Manchester City'de yarın işe başlıyor. Tugay, rezerv takım teknik direktörü Glyn Hodges'ın ekibinde antrenörlük yapacak.
Tugay medyada şakşakcısı olmayan ve gündeme hep alnının akıyla elde ettiği başarılarla gelen bir sporcuydu.
Futbolculuk yaşamında, bizi en iyi şekilde temsil eden Tugay Kerimoğlun'un yeni kariyerinde de başarılı olacağına inanıyoruz ve Allah'tan diliyoruz
Dürüst Yorum
"Hollandalı hocanın en yorgun adam Arda'yı oyundan alışı bile çözüm olacak gibi değildi. Dakikalarca topa değemeyen Kewell ve Baros takımı 9 kiyi bırakmıştı. Böyle bir ortamda Barış'tan yararlanılmayışını anlamak zordu. Ancak ikinci yarının neredeyse tek atağında Kewell'in zekasıyla başlayan pozisyonda Baros'un attığı gol Beşiktaş'ı da maçı da bitirdi! Bu da Rijkaard'ın futbolu bizden çok daha iyi bildiğinin sayısız kanıtlarından biri oldu. Ardından da Barış'ı oyuna alıp takımını tamamen ayağa kaldırdı. "
Ahmet Çakır (Zaman 13-9-2009)
Malumunuz bizde futbolu en iyi bilen, en çok bilen hatta bazen tek bilen kişiler yorumculardır. B taifeden birinin çıkıp biz böyle düşündük ama gördükkü Hoca doğrusunu yapmış demesi hatta bir adım ileri gidip bu işi bizden iyi biliyor demesi görülmüş şey değildi.
Demek ki basınımızda objektif yazı yazan, enaniyeti olmayan, ben demiştimcilik yapmayan; okunmaya değer kalemler var.
Övgü ve Yergi
Rijkaard'tan sana söylüyorum kızım gelinim sende anla hesabı övgü!Nihat, İspanya'dan tanıdığı Hollandalı'nın yanına yaklaşarak "Tebrik ediyorum" dedi.Rijkaard teşekkür ettikten sonra Nihat'a "çok tartışılacak" iki cümle sarfetti: "Sen çok kaliteli bir futbolcusun... Ama bu futbol anlayışı, bu taktik ve bu oyuncu topluluğuyla senin değerini bilmeleri çok zor." Nihat ise bu yaklaşıma tebessümle yanıt verdi.
Bosna Hersek - Türkiye
11 Eylül 2009 Cuma
Lüis Fabiano'nın Fener Aşkı?
FOTOMAÇ'ın haberine göre; Fabiano, Brezilya Milli Takımı'nda bulunan Fenerbahçeli Andre Dos Santos'a sarı-lacivertli ekibin maddi gücü, uluslararası alandaki hedefleri, taraftarı ve tesisleriyle ilgili sorular sordu. Santos'un Fenerbahçe ile ilgili övgü dolu sözlerinden etkilenen yıldız futbolcu "Bir gün ben de Fenerbahçe'ye geleceğim. O kulüpte oynayacağımı güçlü bir şekilde hissediyorum" diye konuştu. Fenerbahçe'nin bir dönem kendisiyle çok yakından ilgilendiğini hatırlatan Sevilla'nın 29 yaşındaki yıldızı şunları söyledi: "Fenerbahçe ile aramda olumlu bir elektrik var. Ben hislerimde yanılmam. Fenerbahçe taraftarının da beni çok istediğini biliyorum. Bir gün Türkiye'ye geleceğim ama ne zaman olacağını bilmiyorum." Fabiano'nun bu sözlerinin ortaya çıkmasını sağlayan kişi ise Alex oldu. Alex önceki gün Brezilya'nın Arjantin'i 3-1 yendiği maçtan sonra Santos'u telefonla arayarak tebrik etti. Santos bu görüşmede, Fabiano'nun sözlerini Alex'e aktardı. Alex de durumu Fenerbahçe'deki arkadaşlarına anlattı.
***
Gelir mi , gelmez mi? Gelirse kaç yaşında, ne zaman gelir. Bu ve benzeri soruları bir geçin. Bu habere inanıyormusunuz gerçekten? Alex gerçekten bu konuşmayı yaptı mı? Kiminle konuştu bu olayı? Yoksa birileri şimdiden Fabiano'nun pazarını mı yapıyor?
Aynen Mourinho Arda'yı istiyor haberi gibi. Kim duymuş bunu Mourinho'dan?
Maçların olmadığı zaman; spor medyamız asparagas haberlerle, ara gazı yapmayı çok seviyor.
Onlarda haklı gerceklerden çok hayaller satıyor bu ülkede!
Devrim
Bu devrim Messi'li Maradona'lu Arajantini evinde deviren Brezilya Milli takımıyla ilgili değil.
Bu devrim Türk Futboluyla ilgili. Devrim; dünya şampiyonu Brezilya'da iki tane Tuürkcell Süper liginde oynayan oyuncuyu seyretmek...
Bu neler neler ifade ediyor aslında. Bir düşünün Seul'daki Dünya kupasında Brezilya ile karşılaştığımızdaki ruh halimizi. Ne kadar erişilmez futbolculardan kurulu bir takımla oynuyorduk. Hasan Şaş'ın gölü silkeledi bizi. Hani belki umutları oldu ama yetmedi. Maçı maça çıkmadan kaybetmiştik çünkü.
Oysa şimdi o rüya takımında ilk 11 de oynayan oyuncularla milli takımın yarısı yanyana oynuyor. Gerek maçlardan gerekse antremanlarda defalarca karşılaşan, pas yapan top çalan oyunculara sahibimiz.
Yani artık rüya takım diye bi şey yok. Çünkü kimse çimdirmeden rüyadan uyanmışık. Terazimiz rüyaları değil gerçekleri tartabiliyor.
Bu bize sadece sahada değil futbolumuzun yönetcilik bazındada gelişme kaydettiğini gösteriyor. Rüyaları gerçekleştiren yönetcilerimiz teşekkürler.
Tabii birde hala Gaziantep Sporo 15 milyon euro verip Tabata ve İsmail ninnisi söyleyerek taraftarına rüya göstermeyi uman, tribünü uyutacağını sanan yönetcilerde var.
Onlarıda bir gün taraftar uyandırır...
600. Milli Gol
Arda Turan Estonya karşısında atttığı golle 600. milli gölü attı...
Ne çok seviyoruz bu işi.
500. golü kim atacak?
600. gol kime kısmet olacak?
Sırada 700. gölü atıp tarihe geçmek var...
***
500. gölü kim attı atırlıyormusunuz?
Ya 400. golü?
Bari 100. gölü atan milli futbolcuyu söyleyin!
Boşverin, 1. gölünü kim attı Türk Milli takımının?
***
Ne kadarda geyik muhabetleri seviyoruz değilmi?
Yok yok biz sevmiyoruz aslında bunu başta maç anlatıcıları; spikerler ve spor sayfalarını doldurmaya çalışan editörler seviyor.
Yoksa kimsenin umurunda değil...
***
Önemli olan Arda'nın bilmem kaçıncı gölü değil; önemli olan Güney Afrikaya gidebilmek...
Bunu bütün Türkiye biliyor.
Gerisi teferruat!
Duygusallık ve Profesyonellik
Zor başladı, kolay bitti...
Nedense işi zorlaştırmayıda seviyoruz...
Hoca neden sakat Gökhan zanla başladı ki? Yine yan top, yine adam kaybetme ve gol... O pozisyonda rakibin yapacağı tek şey içeriye kesmek topu, kaleye vursa gol olmaz ama Gökhan adamı arkasında kaybediyor. Rakibin ne yapabileceğini, pozisyonun nasıl gol olabileceğini düşünebilse o adamı kaçırmaz.
Sakatlıktan yeni çıkmış (belkide çıkmamış bilemiyoruz) bir oyuncuyu alternatifide varken oynatmak böyl esıkıntılar doğuruyor. Oyuncu değiştirmek hakkınızdan birinide mecburiyetten erken kullanıp; oyuna müdahale etemniz gerektiği dakikalarda çaresiz kalabiliyrosunuz. Ondan sonra bu takım için olmazsa olmaz, mutlaka oynaması gereken bir oyuncuda değil. Anladığım kadarıyla oyuncuya soruluyor, "oyanayabilirmisin, kendiniz nasıl hissediyrosun? "diye... Türk toplumu olarak duygusal yanımız çok kuvvetli, fedakarlığıda seviyoruz, görevden kaçmak kabul ediliyor bazen verdiğiniz cevap... Fakat bazen kenarda beklemek, asıl fedakarlık olmuş olabiliyor.
Konuyu çok uzattım ama bu bize z daha çok pahalıya mal oluyordu. Dakikalarca kabus gördük. Şu an çok kötü şeyler düşünüyor, konuşuyor olabilirdik.
Rıskaard'ın geçen gün yapmış olduğu tespit doğruluğunu bir kez daha gösterdi. Duygusallığımız takım oyununu gölgeliyor...
Arda Ortada Oynar Mı?
Başlık bana ait değil. Bu söz çok bilmiş basınımızın, usta kalemşörlerimizin dünkü maca kadar ağızlarında sakız olan bir sözdü.
Adları malum, hemen hemen hepsi sezon başında Arda Turan'ın forvet arkasında, ortanın ortasında, moda tabiriyle 10 numara oynayamayacağını, Rijkaard'ın yokluktan onu bu mevkide oynattığını, esas yerinin sol kanat olduğunu, yazıp çizdiler. Bilmiş bilmiş ekranlarda konuştular.
Dünkü maçtan sonrada sanki bunları söyleyen başkasıymış gibi; "Rijkaard Elonoyu çıkarıp Kewel!i oyuna alınca Arda gerçek yerinde liderliğe soyundu" diyorlar...
Tebrikler Arda; bir iş işte böyle ispatlanır.
Baştan karşı çıktıkları şeyi, adamlara böyle savundurtursan; büyük adamsın vesselam...
Fotoğraf dile gelse aynen şunu söyleyecek:"Yürü be koçum kim tutar seni..."
***
Kimse yanış anlamasın; ağzı olan elbetteki konuşacak.
Ama işin ukalalık boyutu insanın canını sıkıyor...
Allaha şükür, bu ukalaların futbolculuk yıllarınıda biliyoruz, bazılarının hocalıklarını...
Birde ikisinide yapamamış olanlar yokmu!
En çokta onların sesi çıkıyor...
Çalım
Futbolun seyir zevki. Bizim çalım diye adlandırdığımız; top sürerek adam eksiltmenin, dünya starlarından en keyifli örnekleri.
Hagi mi, Alex mi?
Bu olay; Fenerbahçeli dostların, Hagi kompleksinin sömürülmesi aslında.
Yok yanlış anlamayın, kötü maksatla söylemedim.
Madem ezeli bir rekabet var.
Bu rekabet değil mi Türk Futbolunun lokomotifi; tabii ki olacak "onların var bizim niye Hagi'miz yok" ayıflanması.
Benim kızdığım; reyting avcılarının, taraftarların bu yönlerini kullanıp, rekabeti kızıştırarak çıkar sağlamaları.
Ben Hagi ile Alex'in yerinde olsam reklam parası isterdim.
Eh Adamların ismini kullanıp; bi nevi haksız kazanç sağlıyorlar.
Sadece reyting değil birde "bu anketimize mesajla katılabilirsiniz" deyip sms geliri elde ediyorlar.
***
Fenerbahçeliler hariç dünyada kime sorsanız cevabını çok net bileceği bir sorunun anketini yapıyorlar adamlar ya..
Pardon bi düzeltme yapayım dünyada kime sorsanız dedim yukarıda; bu Hagi için geçerliydi Alex'inizi bilmeyebilirler, kimse kimseye darılmasın...
***
Pierluigi Collina'nın bile maçtan çıkarken ayağına gidip, elini sıktığı bir futbolcudan bahsediyoruz.
***
Birisi; 2007 yılında dünyanın en iyi 100 futbolcusu arasında 27. seçilmiş.
Diğeri; ...............?
Birisi; Türkiye liginde oynadığı 5 sezonun 4'ünü şampiyon olarak tamamladı...
Diğeri; 5 te 2 mi?
Birisi; UEFA Kupasının Şampiyonu oldu
Diğeri;................?
Birisi, Süper Kupayı kaldırdı.
Diğeri;................ Necefli Maşrapa...
***
Neyin anketini yapıyorsunuz siz yaa...
Fenerbaçeli dostlar; eper bi Hagi'niz olsun istiyorsanız bi Hagi satın alacaksınız...
Çakma Hagi'lerle gündem yapmaya kalkmayın...
Ava Giden Avlanır
Tam başlıktaki atasözüne uygun bir maç. Rakip takım penaltı atıyor. Kaleci kalesinde rakibi şaşırtmak için dans ediyor. Sonra gol. Ama hangi kaleye?