1993 yılından Göteborg-PSV arasında oynanan maçta, Michael Nilsson'un attığı gol gelmiş geçmiş en iyi 50 gol arasına girmeyi başardı. Barajın sağ üst köşesinde vurduğu fasolu vuruş baraşın arkasını dolanıp sol alt taraftan gol oluyor. Şahane bir faso ve aynı zamanda sert bir vuruş... Acaba topu oraya mı atmak istedi?
Maradona'mısın?
15 Kasım 2009 Pazar
Norveç'in 2. lig ekiplerinden Mjondalen'li Hansen; Maradona'yı anımsattı.
Kendi sahasında, kaleciden aldığı topu, ağır sahada gayet süratli sürüp, güzel bir gol attı
"Ayıboğan Servet"
13 Kasım 2009 Cuma
İngiliz sport.co.uk sitesi 'dünyanın en ilginç 10 lakabı' sıralamasında Galatasaraylı, milli stoperi ilk sıraya aldı.
Almanya 1 numarasına ağlıyor...
12 Kasım 2009 Perşembe
Psikolojik sorunları vardı. Bu konuda profesyonel destekte alıyordu. Hemde uzun süredir
Aslında binlerce kimsenin olmak istediği yerdeydi. Başarılıydı; bu yüzden Alman milli takımın 1 numarsına kadar yükselmişti, bu yüzden 1 numara takımlardan Barcelona onu 1 numarsı yapmak istemişti.
Ama o kafayı başardıklarından, kazandıklarından çok; başaramaya takmıştı. Tuttuğu toplar değil de tutamaycağı toplar kafasını meşkul ediyordu. Bu kaybetme psikozundayken birde kızını kaybetince; kaybetme korkusu büyüdükçe büyüdü. En sonunda kendini tamamen kaybetip; hayatını tutmaktan vazgeçti; bu son golü yiyip, bir daha gol yememiyi seçti...
Futbol takımında 10 kişi topa ayaklarıyla vurur, koşturur dururlar, sadece kaleci direklerin dibinden ayrılmaz,ayrılamaz; oyun diğer kalaye yığılsa bile o bekler; ne olur ne olmaz, beklemektir onun işi. Çünkü; onun tutuğu toplar değil; tutamadığı toplar sayılır. Psikolojisi sağlam değilse, kendine güveni tam değilse; bir kalecinin kaybetme korkusuna kapılmaması, topu tutamama vehmine tutulmaması hiçten bile değildir.
Ne diyelim; kötü bir gidiş; Allah (c.c.) kimseye vermesin böyle ayrılık. Giden içinde, geride kalan içinde; kötünün kötüsü...
Stada giderken yanınızda ne götürürsünüz?
11 Kasım 2009 Çarşamba
Bir düşünün büyük bir maçı izlemeye gidiyorsunuz, o maçta Chelsea - Manchester United maçı. Hani şu Chelsea'nin MANU'yu 1-0 yendiği maç. O maç giderken yanınızda ne götürsünüz?
Belki; Su, içecek, bir kaç atıştırmalık, hatta sarma, dolma...
Belki, maç başlamadan, beklerken okumak için bi şeyler.
Hatta; rakip taraftarlar için sopa, döner bıçağı, bilimum saplayıcı ve yaralayıcı alet edevat...
Aklınıza başka ne gelir? Şunuda cebibe koymalıyım, çantada bulunsun dediğiniz; herhangi bi şey?
Yoksa...
Videoyu izleyenin, görün, bir daha maça giderken, yanınıza almayı unutmayın...
Sakın ahh... Aman diyeyim...
Tuncay, Tuncay olalı böyle zulüm görmedi!
9 Kasım 2009 Pazartesi
Premier Lig'de Stoke City, Hull'a 2-1 yenilirken milli futbolcumuz Tuncay Şanlı, futbol kariyerinin en büyük şokunu yaşadı. Oyuna giren Tuncay, sadece 7 dakika sahada kaldıktan sonra kenara alındı.
Hull deplasmanında Etherington ile öne geçen Stoke, Olofinjana'nın golüne engel olamayınca skor 1-1'e geldi. 81. dakikada Fuller'in yerine oyuna giren milli futbolcumuz, takımının galibiyet umuduydu. Ancak 86. dakikada defans oyuncusu Faye'nin kırmızı kart görmesi, Tuncay'ın Ada kariyerinin en zor dakikalarının başlamasına sebep oldu. Stoke'nin menajeri Tony Pulis, 88'de Tuncay'ı alıp yerine Wilkinson'ı sahaya sürerken, herkes şaşırdı. Galibiyet için oyuna alınan yıldız futbolcu, sinirli bir şekilde soyunma odasına gitti ama Pulis'in bu hamlesi takımını kurtarmaya yetmedi. 90. dakikada Hasselink, Hull'a 2-1'lik galibiyeti getiren gole imza attı.
***
En kötü karar bile karrasızlıktan iyidir. 81. dakikada galibiyeti düşünürken; 88. dakikada skoru koruma telaşıyla, oyuna yeni giren futbolcunu da refüze ediyorsun. Bunun adına tıp dilinde panik atak denir. Hiç mi çıkacak oyuncu yoktu. 2 dakika yokluğu hissedilmeyecek bir oyuncu mesela. Muhakak incelesek bu iki daaikada ayağına top değmemiş bir oyuncu bile çıkabilir!
Anlaşışıyor ki bu hoca bizim çocuğu gözünde silmiş...
Bu sezon, bu hocayla senin için bitmez Tuncay'ım!
‘1 dakika ile Barış’ı kaçırdık!’
Maçı seyreden herkes Barış'ın kırmızı kartı yiyeceğini tahmin etti. Bunu anlaşılan Hoca'da görmüş. Açık açık demiyor ama yerine kimi koyacağına karar veremedi bence, bir kumar oynadı ...
Barış çift yönlü oyunda olan bir futbolcu. Ofansif yönüde, defansif yönüde var. Gol beceriside olan, golü kovalayabilen bir oyuncu. Arda'nın golünde atak onunla başlamıştı. Hoca'nın iki seçeneği vardı Barış'ın yeri için; ya sadece ofansif oynayan Eleno, ya defansif yönü ağır basan ve sakatlıktan yeni çıkan Linderoth?
Aslında Barış ikinci sarıyı agresifliğinden değil, kusura bakamsın salaklığından yedi. Gereksiz bir topa el ile oynama. Birinci sarıyıda dilinin belasına yemişti. Birinci sarıyı yedikten sonra birazda Diyarbakırlı Futbolcular, Barışı Provöke etmeye çalıştı. Özelikle bir pozisyonda Tolga, Penaltı bekleyen Barışı iterek "birer sarı yiyelim sende ikinciden kenara gidersin" diye düşündü ama Hakem olayı gereçkten iyi süzdü. Ben maçtan günlerce önce bağırıp, sızlayan, ağlayan Diyarbakırlıları üzmemek için Barışıda kart göstereceğini düşündüm fakat Tolga Özkalfa beni yanılttı!. O kart gelseydi Galatasarayın işi o zaman zorlanırdı maç henüz 1-0 idi. En azından gole ihtiyac yokken geldi ikinci sarı ve kırmızı.
Hoca'ya, neden Barışı çıkarmadın diyenler, maçı iyice analiz etsin, kendilerini onun yerine koyarak düşünsün ve konuşsun lütfen. Uzaktan gazel okumak kolay. Barışın en agresif olduğu ve provöke edildiği zaman Galatasaray 1-0 mağlup, yukarıda bahsettiğim gibi; Eleno ve Linderoth arasında nasıl bir tercih yapacaktı. Maçın bütününü düşünün; bence Hoca kumar oynadı Barışı oyunda tuttu ve kazandı!
10 Numara Maç!
Önce 81. dakikada Lisandro farkı bire indirdi. Ardından Heinze'nin eline çarpan top sonucunda Lyon, bir penaltı kazandı ve Arjantinli skora dengeyi getirdi. 90. dakikada 10 dakika önce maçı kaybettiğini düşünen Lyon, adeta altın buldu. Pjanic'in hazırladığı pozisyon sonunda Bastos, ev sahibini öne geçirdi. Ancak 93. dakikada Lyon defansı inanılmaz bir hata yaptı ve Mbia maçın sonucunu 5-5 olarak belirledi.
İnanılmaz bir gol düellosuna sahne olan mücadele 5-5 sona ererken, bu karşılaşmanın en karlı takımı Bordeaux oldu.
Penaltı üzerine bir çeşitleme.
8 Kasım 2009 Pazar
5 Aralık 1982'de oynanan Ajax - Helmond Sport maçında efsanevi futbolcu Johan Cruyff, ilginç bir penaltı golü kaydetti. Maçı da Ajax 5-0 kazandı.
Johan Cruyff alışılmışn dışınd apenaltıyı direk kaleye vurmaktansa bir takım arkadaşına pas olarak kulanıyor. Arkadaşı kaleciyle karşıkarşıya kaldığında tekrar Cruyff'a topu vererek boş kaleye atmasını sağlıyor.
Topa ikinci olarak müdalehe eden futbolcu, atış kullanılmadan önce ceza sahası dışındaysa ve bu paslaşma esnasında ofsayta dikkat edip pası alan futbolcu daha gerideyse; gol geçerli olur ki, hakemde bunu yapıyor.
Biraç kulağı ters koluyla göstermeye benziyor ama unutlmazlar arasına giriyor bu pozisyon. Normal kulanılmış bir penaltı olsaydı maçın 5. golünü, hemde bir penaltı gölünü kim hatırlardı.
Topu iğne deliğinden geçirdi!
Bir İspanya derbysi vardı, bu hafta. Atletico Madrid - Real Madrid. İki Madrid takımının karşılaşmasında; derbye yakışan bir futbol oldu. Gecenin futbol adına en güzel hareketi; Real Madrid'li Marcelo'nun attığı ikinci goldü.
İzleyemenler vetekrar izlemek isteyenler için golün videosu...
Ercan Saatçi ve Metin Özülkü'den Galatasaray'a küfür.
1 Kasım 2009 Pazar
FB TV'de Program yapan Fenerbahçeli sanatçı! Ercan Saatçi, Metin Özülkü'yü konuk ederken programa, söz Galatasaray derbysinden açılıyor ve iki sanatcı! Galatasaray televizyon ekranından küfür ediyor. nerede olduklarını ilk farkeden Metin Özülükü oluyor, "bu küfürleri yayınlamayacaksınız değilmi, bayan izleyecilerde vardır, ayıp olur gibisinden" konuşuyor. Ercan Bey! de çek etmek maksadıyla arkasındaki set ekibine dönüyor.
Yani sadece bayan izleyicilere ayıp olur öyle mi? Yüzyıllık derbiyide kahvehane muhabetine çevirdiniz ya ekrandan helal olsun size.
İnternette, Galatasaray forumlarında olay çok büyük yankı buldu. Papazın çayırında yapılanlardan sonra, bu küfür üstüne tuz biber ekti.
Bütün bunlarn sorumlularının kim olduğunu herkes çok iyi bilyor.
Keita'ya atılan suyu bile Galatasary taraftarı attı diyerek sıyrılmaya, zihin bulandırmaya çalışan fenerbahçe medyası acaba nasıl bir yöntem izlyerek aslında bu küfürleri Galatasaraylılar etti ekrandan diyecekler çok merak ediyorum.
Derler derler, onlar bir yolunu bulur derler.
Top 10 Dünya Kupası Takım Gölü
31 Ekim 2009 Cumartesi
Dünya kupalarında, güzel bir organize ve bunu süsleyen güzel bir vuruşla atılan goller...
Görmemişin Alex'i olmuş, tutmuş şeyini koparmış!
29 Ekim 2009 Perşembe
Spor medyasında bir yaygara;" Dunga Alex'i neden milli takıma almıyor! Derbyi izlemedimi." babından bir dizi Alex şaşası... Hatta; " Dunga kör, uzağız göremiyor!" diye yazanlar bile oldu..
Dunga uzağı göremiyor diyenler, bi doktora gitsinler önce onlarda yakınını burunlarının dipini göremiyorlar...
Allah aşkına Alex ne yaptı bu maçta? 2 gol attı diyeceksiniz. Birinicisi ofsayt, ikincisi penaltıdan...
Başka...
Hadi söyleyin maçın neresinde vardı? Hile yok ama! Vicdanınız sesini dinleyerek söyleyin. Ah birde gözlükleriniz takarak seyredin maçı lütfen...
O maçı Alex almadı.
O maçın etkenleri bambaşka, çoğuda psikolojik...
5 en iyi Frikik
27 Ekim 2009 Salı
Futbol tutkunları için seyretmesi her zama çok zevkli olan aksiyondur, "frikik"... Futbolcu ne kadar güçlüyse, ne kadar topa hakimse o kadar çok zevk verir seyirciye. Frikikte topa hükmeden bir ayakatan çıkan sert bir şut sonucu oluşan gol; seyri zevkini tamamlar...
Kapıdan Sedye
Avrupa birliği ülkesi İspanyadan 2. lig manzarası. Sahada setye yok. Bir kapıyı söküp geliyorlar.
Bizde olsaydı; kapı sökülmezdi. Bir kişi bacaklardan, bir kişide omuzlardan tutup, karga tulumba götürürdük. Biz daha hızlıyızdır bu konuda :)
Kayahan'ın "Mor Menekşe Pişmanlığı"
Radyospor'a konuşan Kayahan "Keita atılmasaydı belki Galatasaray daha iyi bir maç çıkarabilirdi. Maalesef atıldı ve maç orada bitti. Galatasaray’la Fenerbahçe arasında 5 puan fark oluştu. Bu da pek hoş olmadı. Beni üzen de benim, “Mor menekşe” adlı şarkımın Fenerbahçe tribünleri tarafından kullanılmasıydı.
Fanatik bir Galatasaraylı değilim fakat tabii ki üzüldüm. Ama Fenerbahçe daha iyi oynadı ben de bu nedenle onları kutluyorum. Biz bir takım gibi olamadık. Sonuç olarak da mağlubiyet geldi." dedi.
***
İronik bir durum aslında; Galatasaraylısınız ama ezeli rakibiniz sizin eserinizi kullanıp, çok sevdiğiniz takımınıza hakaret ediyor... Bunun tam tersi Fenerbahçeli bir sanatcı içinde geçerli...
Hukuk devletiyiz ama bunu engelleyen bir kanun olduğunu sanmıyorum... Sanatçıların telif hakkı sorunları bile çözülemedi doğru dürüst...
Büyük olasılıkla şimdi Fenerbahçe taraftarının hedefinde Kayahan bile olur, bu demeçten sonra! Belki başka bir Kayahan şarkısıyla!
Öpeyimde Geçsin!
Hakem Bünyamin Gezer, Fenerbahçe kulüp doktorlarını tedavi için sahaya davet etti. Doktor Ertuğrul Karanlık, Brezilyalı futbolcunun kafasına önce buz tedavisi uyguladı. Karanlık ardından şaşkın bakışlar arasında eğilip Roberto Carlos'un yüzüne bir öpücük kondurdu. Brezilyalı futbolcu da bu öpücüğün ardından ayağa kalkıp oyuna döndü.
Belçika gazeteleri bu olayı "Türkler Roberto Carlos'u öpücükle tedavi etti" diye yorumladı.
(Milliyet 27-10-2009)
***
Maç 2-1, Galatasaray'da üstündeki tutukluğu biraz atmış gibi 2. yarı, ataçağı bir gol Fenerbahçe'de strese sebep olabilir. Bu ortamda Keita gibi bir rakip oyuncuya kırmızı kart göstermek, gol kadar sevindiricidir Fenerbahçe tarafında. Doktorda sonuçta taraftar.
Eh Hipokrat yemininde de yoktur "rakibine kırmızı kart gördüren futbolcu öpülmez" diye bir şey...
Yine olmadı!
25 Ekim 2009 Pazar
Uubatlı Souness: "Bayrak dikilebilir"dedi.
24 Ekim 2009 Cumartesi
Şükrü Saraçoğlu Stadındaki her Fenerbahçe - Galatasaray maçlarında gündeme gelir bu bayrak olayı. Bir Türkiye Kupası finalinde son dakikada Saunders’ın gölüyle maçı kazanınca büyük bir Galatasaray bayrağını kaptığı gibi Papazın Çayırının orta yerine dikmesi; bayrak olayını aşmış, bayrak krizine dönmüştür.
Kolay değil ev sahibi takım daha oraya kendi bayrağını bile dikmemiştir. Sen gel can düşmanın bayrağını Cumhuriyetinin yegane çayırında dalgalanmasını seyret...
Koyar kimi adama... Normaldir...
Kimi adamda zevkten dört köşe olur... O daha çok normaldir!..
Çünkü biz daha çokuz:))
İşte şanlı bayrağımızın, Ulubatlımız tarafından dikilip, Papazın Çayırında sarı kırmızı bir gül gibi açtığı anın videosu...
Japonyada yılın golü!
Japonya'da bir futbol müsabakasınd aoyun durmuş, top kenara geliyor, sağlık görevlileri kenarda koşturuken süper bir vole ve gol. Sırp teknik direktör Dragan Stojkovic, yaklaşık 50 metreden mükemmel bir gol attı, stattaki taraftarlar ayakta alkışladı.
Liverpool Balonu!
23 Ekim 2009 Cuma
Liverpool defans balono adam markajı yapmayınca; Sunderland'lı Bent'in asistiyle balon golünü yaptı... :)
Sergen sen hangi maçı seyrettin?
Galatasaray _ Dinomo Bükreş maçı bitmiş, NTV Spor'da Serden Yalçın ve Mustafa Doğan engin futbol kültürleri ışığında maçı yorumluyorlar... Söz Sergen Yalçın'a geldi. Hazret " Elanoy'la Mustafa Sarp yan yana oynar mı?. Mustafa ne yapsın tek başına orta sahada , onun yanına Ayhan, Mehmet Topal, yada Barıştan birinin oynaması lazım. Ortada en az iki ön libero olması lazım" mealinde sözler sarft etti...
Yahu arkadaş sen hangi maçı seyrettin, biz hangi maçı?
Birincisi Takımın kaptanı kimdi?
Kolunda kaptan koluğu olan, sarışın tıknaz oğlanın, formasında Ayhan yazmıyor muydu? Mustafa Sarp'ın Partneri bu değil miydi?
Hatta Mustafanın yanında oynasın dediğin, Mehmet Topal ismi; az geride duran uzun saçlı oğlanın formasının arkasında yazmıyor muydu?
Maç 4-1 iken dakika 80 kusür, O sarışın tıknaz oğlan, arkasında rakamla 18 yazan oyundan alınıp yerine, formasında Barış yazan genç girmedi mi? Hani senin Mustafanın yanında oynamasını istediğin isimlerden biri; Barış Özbek!
Allah aşkına biri söylesin yoksa ben mi başka maç izledim, Sergen Yalçın mı?
3. ihtimali; yani ikimizinde aynı maçı izlediğimiz ihtimalini düşünmek çok vahim çünkü.
Bu maçı izleyeceksin ve "Elonoyla, Mustafa Sarp yan yana oynar mı" diyeceksin?
***
Sergene dipnot: Elano Blumer isimli Alman menşeili Brezilya pasaportlu gencin; forma numarası rakamla (9) ve yazıyla da arkasında "ELANO" yazıyor. Mustafanın yanınadaki sarışın tıknazın kim olduğunu yukarıda yazdım.
10 Yıl Olmuş be Aslanım!
21 Ekim 2009 Çarşamba
Videonu tarihi 22/12/1999, yer Şükrü Saraçoğlu... Maç sonucu: Fenerbahçe 1 - Galatasaray 2 ...
Sadece Ali Sami Yen'de değil... Kimleri, nerelerde yenmedik ki... Manchester United, Real Madrid, Benfica, Arsenal vs... Avrupada estik gürledik, UEFA, Süper Kupa...
Gel gör ki 10 yıldır Anadolu'da bir yer var. Papazın Çayırı mıdır, ne dir. Ne menem yerdir. Papaz, papaz büyüsü mü yaptı verirken? "Ayağını basan Sultaniye'li onmasın deyü"... sağlamdan mı verdi çayırı?
Hadi be aslanım, sağlam çek besmeliyi bu sefer... Yeter rezil ettiğin bizi Papaz'ın varislerine... Unutma "Gerçekleri tarih yazar, tarihide Galatasaray"... 10 yıl oldu karşıyakada, kalemi ele almayalı... 10 yıldır bekler bu yürek; davullu zurnalı köprüden geçişini...
Hagi: Biz 5 attık bu takım da atar!
“Benim dönemimde Türkiye Kupası Finali’nde Fenerbahçe’ye 5 atmıştık. Bu takım çok daha kaliteli ve büyük yıldızlara sahip. Neden olmasın? Galatasaray rakibini yenecek güce sahip” diye konuştu. Fanatik 19-10-2009
Sevgili Hagi doğru; Şimdiki Galatasarayın Yıldızdan yana derdi yok. Gol atmaktan yana mağaretli yıldızlıları var. Bir maçta 3-4 golü rahat buluyorlar.
"Biz 5 attık bu takımda atar" demişsin doğru belki atar. Fakat kaç tane yer işte bütün mesele burada.
Şimdiki Galatasaray'ın daha kaliteli ve daha çok yıldızları olduğu savın biraz mütevazilik içeriyor. Sizin aşağıdaki takımla şimdiki Galatasaray maç yapsa acaba hangi takım yener?Bir bahis oynanacak olsa; ben size yatırırdım parayı...
Şimdiki Galatasarayın defansı evlere şenlik...
Belki biraz Servet Çetin hepsi, O...
Yukarıdaki resme bakın ve bir düşünün;
Ergün Pembe mi, Hakan Balta mı?
Capone mi, Sabri mi?
Gökhan Zan mı, Bülent Korkmaz mı?
Popescu mu, Servet mi?
Bir Popescu bile olsa çok şey fark ederdi bu takımda...
Hemde çok fazla şey...
***
Galatasaray 2002 yılından beri 10 numara, yeni bri Hagi arayıp durdu...
Asıl bulması gerektiği aslında bir Popescuydu...
Geçen sene 3 kuruş için Meira'yı sattılar, Hamburga elendik (rezil bir şekilde)...
Bu sene bir çok maçta çok aciz kaldık rakip forvet karşısında...
10 numara diye alınan adam yedek oturuyor, onun yarı parasına iyi bir stoper alınabilirdi ve takıma çok daha fazla faydası olurdu...
Sağlam Kafa, Sağlam Vucudda Bulunur!
17 Ekim 2009 Cumartesi
Helal olsun gerçektende çok sağlam kafası varmış; adam voleyi asıldı, eleman banamısın demedi...
Hesap ve İzahat?
12 Ekim 2009 Pazartesi
Fatih Hoca, millete yaşattıkları hüsrandan sonra mealen "hesap verecek değiliz ama izahat yapacağız" buyurdu...
Bu ülkede en kolay şey bu sorumluluktan kaçma...
Sınır karakolu basılır bir sürü askerimiz şehit olur; kimse hesap vermez...
Koskaca şehiri sel götürür, bir sürü can kaybı , ama kimse hesap vermez...
Adamın birine ayda 200 milyardan fazla maaş verirler. Yılda topu topu en fazla 10 maç oynar yada oynamaz. O parayı alırken profesyonel oluyor...
İş paranın karşılığını vermeye gelince, cuvallayınca; hesap vermem oluyor...
Bu ülkede bu milli takımın başına kimi getirseler 3 maç alırdı...
Unutmayın, daha bir sene önce bu ligte son 6 maçını hocasız ve yabancısız oyanayarak şampiyon olan takım var...
Dünyanın 1 numaralı kalecisi denen adam son dakikada elinden topu kaçıracak, üstüne üstlük bizim oğlan da orada olacak, vuracak, gol olacak, o zaman "Büyük Hoca" oluyorsun. İmporatorum diye kasılıyorsun... Bir cuval parayı alıp, milyonlarca insanın hayallerinin içine edince ben hesap vermem diyorsun...
OK verme
Zaten ne verdin ki?
Verme...
Yeterki sözünde dur, git ve bir daha gelme...
***
Unutma marifet, "İmparator olmakta değil İmparator kalabilmekte..."
"Tanrının elini bekliyorum!"
1 Ekim 2009 Perşembe
1986 Dünya Kupası’nda İngiltere ile yapılan çeyrek final maçında, eliyle attığı golü “Tanrı’nın eli” (Hand of God) olarak tanımlayan Maradona, Arjantin’in grubundan çıkabilmesi için de bu yönde bir umudunun olduğunu söyledi. “Tanrı, beni birçok kez kurtardı. Bu sefer de kurtaracağına inanıyorum” diyen Arjantin çalıştırıcısı, gelecek ayki Peru ve Uruguay maçları sonrasında, en azından şimdiki yerlerini korumak istediklerini, bu iki maçın kendileri için çok önemli olduğunu kaydetti. 16 maçta 6 galibiyet, 6 beraberlik ve 4 mağlubiyet alıp, 22 puanla 5. sırada bulunan Arjantin, elemeleri geçemezse, 1970’ten bu yana ilk kez final şansını kaybedecek.
***
Eliyle attığı golü ayıbını örtmekiçin "Tanrının Eli" dedi, bütün dünyada bu pişkinliği göklere çıkardı...
O zaman sahtekarlığını örtmek için Tanrı'yı kullandı, şimdiyse becerisizlikten kurtarması için Tanrı'ya dua ediyor...
***
Bazı futbolcular, futbolu sadece ayaklarıyla oynar.
Bazıları elleriyle.
Bazıları beyinleriyle oynar, oytatır...
Bazı futbolcular ise hem beyinlerini, hemde ayaklarını kullanırlar...
Arjantin milli takımındaki performansıyla, Maradona'nın bu işi beyniyle yapmadığı ortada.
O sadece ayaklarını ( sol ayak) ve elini kullanabilen bir futbolcular grubundanmış meğerse ...
Yinede iki meziyetli sayılır ayak ve el kullanabilmesi babından...
***
Bizde var bunun gibi çifte meziyetliler...
Kasımpaşalı Ali Güneş gibi...
Onun adı Maradona olmadığı için maçtan sonra Tanrı'nın eli kurtardı pişkinliğini yapamadı...
***
İşte O Elin Videosu...
Galatasaray Strum Graz maçı için Biss Key
Haddini Bileceksin!
27 Eylül 2009 Pazar

Kıskananlar Çatlasın!
26 Eylül 2009 Cumartesi
Futbolda Mahalle Baskısı
Fanatik'de haber başlığı: "Havada penaltı kokusu var..."
Başlığın altını doldurmuşlar:"Ali Sami Yen Stadı'ndaki Galatasaray-Eskişehirspor karşılaşmasında düdük çalacak olan Cüneyt Çakır, Süper Lig'de daha önce Cim Bom'un 8 maçını yönetti.
Sarı-Kırmızılı ekip bu müsabakalarda 6 galibiyet, 1 beraberlik, 1 de mağlubiyet elde ederken, rakip filelere 16 gol gönderdi, kalesinde 11 gol gördü. Bu 8 maçtaki en ilginç istatistik ise Çakır’ın Galatasaray lehine tam 6 penaltı vermiş olması. Söz konusu kart göstermek olduğunda bonkör davranan tecrübeli düdük, yine bu maçlarda Galatasaraylı oyunculara 18 sarı, 1 de kırmızı kart gösterdi. Cim Bom’un rakipleri ise 24 sarı, 1 de kırmızı kart gördü. Cüneyt Çakır, Süper Lig’de Eskişehir’in de 4 maçını yönetti. Kırmızı-Siyahlı ekip bu maçlarda 2 galibiyet, 1 beraberlik, 1 de mağlubiyet elde etti."
***
Hatırlarsanız daha öncede Galatasaray bu sezonki bol gollü galibiyetlerine bir mana aranırken; yok zayıf takımlarla oynadı yok goller şansa ve penaltıdandı deniyordu.
Hem başarı gölgelenmek isteniyordu hemde öncelikle hakemler üzerinde bir mahalle baskısı oluşturmak...
Kasımpaşa maçında gözünün önündeki apaçık penaltıyı çalmaya neden cesaret edemedi maçın düdük üfleyicisi (hakem demeye dilim varmıyor)! Acaba; maçtan önce okudukları, duydukları beyninin bir köşesine yerleşmiş olabilirmi? Psikolijik baskı altında girmiş olabilir mi?
Abartiyorsun diyen olabilir, eh o zaman neden çalamadı o düdüğü. Yoksa çalamadı değilde çalmadı demek istiyorsunuz!..
Daha eskiye götüreyim, bir zamanlar Arif Erdem için kendini atıyor, hakemi kandırıyor haberelri çok yapıldı; düşürülse bile penaltı verilmiyordu...
Pazartesi günkü maçta bir penaltı verilirse; biz demiştik olacak...
Bakalım Cüneyt Çakır'ın yüreği bu penaltı baskısını kaldırabilecek mi?
Ekranda Haftasonu Futbol Zevki
25 Eylül 2009 Cuma
26 Eylül Cumartesi
13:00 Zenit-CSKA Moskova / Spormax
14:45 Portsmouth-Everton / Spormax
15:00 Zeytinburnuspor-Bozüyükspor / Dem TV
16:00 Wolfsburg-Hannover 96 / TRT 3
17:00 Stoke City-Manchester United / Spormax
19:00 Ç.Rizespor-Altay / D Spor
19:00 Real Madrid-Tenerife / NTV
19:30 Fulham-Arsenal / Spormax
20:00 Valenciennes-Marsilya / Kanal A
19:30 Ipswich-Newcastle / Euro Futbol
20:00 Antalyaspor-Fenerbahçe / Lig TV
21:00 Malaga-Barcelona / NTV Spor
22:00 Lyon-Toulouse / Kanal A
22:30 İngiltere (U20)-Uruguay (U20) / TRT 3
27 Eylül Pazar
00:30 Palmeiras-Atletico PR / Spormax
16:00 Orduspor-Konyaspor / D Spor
16:00 Freiburg-M'Gladbach / TRT 3
16:00 Juventus-Bologna / NTV Spor
18:00 Lille-Nice / Kanal A
18:00 Sunderland-Wolves / Spormax
18:30 Hoffenheim-Hertha Berlin / TRT 3
20:00 Galatasaray-Eskişehirspor / Lig TV
20:00 Denizlispor-Manisaspor / Spormax
21:45 Milan-Bari / NTV Spor
22:00 Bordeaux-Rennes / Kanal A
22:00 Sao Paulo-Corinthians / Spormax
22:30 Honduras (U20)-Macaristan (U20) / TRT 3
UEFA Haftanın Takımı Olarak Galatsarayı Seçti
Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA), resmi internet sitesinde yayınladığı haftanın değerlendirmesinde, Galatasaray en iyi takım olarak gösterildi. UEFA resmi internet sitesinde yayınladığı haftanın değerlendirmesinde, Galatasaray'ı haftanın takımı olarak belirledi.
HAFTANIN fUTBOLCUSU: Haftanın değerlendirmesinde en iyi oyuncu İspanya'nın Real Madrid takımının golcüsü ve takım kaptanı Raul Gonzales oldu.
HAFTANIN MAÇI: İngiltere Premier Lig'de hafta sonu oynanan ve Manchester United'ın Manchester City'i 4-3 ile geçtiği 154. Manchester derbisi, UEFA tarafından haftanın maçı olarak seçildi.
HAFTANIN GOLÜ: Fransa Birinci Futbol Ligi (Ligue 1) takımlarından Olimpik Marsilya'nın, Montpellier Herault'ı 4-2 yendiği maçta Olimpik Marsilya'nın Senegalli golcüsü Mamadou Niang'ın ceza sahasına girerken, iki defans oyuncusunu çalımladıktan sonra yerden düzgün bir vuruşla topu kalenin sol alt köşesine gönderdiği gol.
www.uefa.com
Uyanık Kaleci
İsveç Allasvenskan Ligi'nde dün gece oynanan maçta IFK kalecisi Christensen, akıllara durgunluk verecek bir uyanıklıkla kale direklerini yerinden çıkardı ve kaleyi 20 santim daralttı.
"Büyük fikir adamı Erman hoca! "
24 Eylül 2009 Perşembe
Başlık spor yazarı Ahmet Çakır'a ait.


Hakem Sahanın İçine Etti
23 Eylül 2009 Çarşamba
Katar Ligi'nde oynanan Al Gharrafa-Al Khor maçında, bir korner pozisyonu sırasında maçı yöneten hakem sahaya 'küçük tuvaletini' yaptı. Tuvaletini yaparken kameralar tarafından saniye saniye görüntülenen hakem, daha sonra maçı kaldığı yerden yönetmeye devam etti.
***
Hakemlerin maçın içine etmelerine alışığız ama sahanın içine etmelerine alışık değiliz doğrusu. Benim merak ettiğim seyirci nasıl bir tepki gösterdi acaba?
Hani 15 Dakikada İkna Ederdin!
Adnan Polat'ın vermediği Arda için "15 dakika başbaşa görüşelim ikna ederim" diyen Aziz Yıldırım, İstiye Parkta Arda ile sohpet etti ama Kaptanı ikna edemedi...
Onlar bu rüya ile çok yatarlar daha...
Galatasaray taraftarı Arda'ya rahmetli Metin Oktay'ın senelerce boş kalan tahtını vermiş...
Bunu karşılamaya Aziz Başkan'ın parası yetmez...
Allah'ın izniyle O, Galatasaray Kaptanı olarak senelerce anılacak...
Bu paşalıktan büyük mertebedir...
Ulaşabilene...
***
Bazı manevi makamlar, maddi makamlardan daha forsludur.
Aziz Başkan da bunu çok iyi bilir.
Bakanlık mı, Fenerbahçe başkanlığı mı diye sorsalar; hangisini seçer?
Düdük Üfleyicileri...
Baksanıza dostlar Kasımpaşa başkanı bile mağlubiyetin sonucunu hakeme yükledi ya, yuh artık...
Yani adam daha ne yapsın daha. 90 dakika körleri sağırları oynadı; kırmızı kartları penaltıyı, ceza sahası içindeki geri pastan çift vuruşu (Galatasaray'ın kini görmüştü) görmedi ama yinede yaranamadı.
Hakemlik gerçekten zor meslekmiş.
Ne kadar çabalasanda kimseye yaranamıyorsun.
Bu yüzden, cesur olmalı eline düdüğü alıp üflemeye meydana çıkan adam.
Bilmeli ki bu işin sonunda kimseye yaranamayacak. Bunu da hiç gaye edinmemeli...
Ağzıyla değil vicdanıyla üflemeli düdüğü...
Çayıra üfleyeci seçen MHK 'de, vicdanı olan adamlara vermeli düdüğü üflesin diye...
Kimi Yokluktan, Kimi Çokluktan dertli
Hikmet Hoca Gençlerbirliği karşında 2-1 mağlubiyet aldıktan sonra, basın toplantısında: "''Bu kadar çok oyuncuyu bir sezon başında bir hocaya verirseniz, ne ideal kadrosunu kurabilir, ne de istediği verimi alabilir. Elimizdeki kadro ile daha 2 maç üst üste aynı defans kurgusuyla çıkmadık. Sürekli değişen oyuncu yapısına sahibiz."
Ne Kadar Dürüstsün, Ali Güneş!
22 Eylül 2009 Salı
Ali Güneş, Elano'nun yaptığı aşırtma vuruşta, topu kafasıyla çıkarmak için uzandığını anlatarak, ''Kafamla uzanamadığım için elle müdahale etmek zorunda kaldım. Sonuçta yalan söylemeye gerek yok. Herkesin gördüğü bir pozisyondu. Normal kurallar gereği kırmızı kart ve penaltıydı sonucu'' dedi.
Penaltıyı taraftar attı!
Rusya Premier Ligi'nde 22. haftada Saturn - Spartak Moskova maçında çok ilginç bir an yaşandı.
2-1 biten maçta 52. dakikada Spartak Moskova'dan Alex'in kullanacağı penaltı öncesi şişko bir taraftar sahaya atladı ve penaltı vuruşunu gerçekleştirdi. Top köşeye ve ağlara giderken çılgın taraftar gol sevincini sahada koşarak gerçekleştirdi.
Mustafa Denizli ile Yıldırım Demirören, ara transferde bu şişkoyu Beşiktaş'a alırlar:))
Seriye Devam
21 Eylül 2009 Pazartesi
Seri bozulmadı.
6 maçta 6 galibiyet.
3 golden aşağısı yok...
Kasımpaşada istikrarını korudu oda seriyi bozmadı.
6 maçta 6 malubiyet...
***
Yılmaz Vural klasiğini yapmak için bayağı çalışmış.
Çalıştırdığı takımları güme düşürür ama 3 büyüklere karşı varını yoğunu koyar takımı, puan alır.
Az daha da Yılmaz Vural'ın rüyası gerçek oluyordu...
Sert oynadığı Kasımpaşa. Galatasarayın verilmeyen penaltısı verilseydi, drenci kırlıcaktı. Fakat herkesin gördüğün apacık gol çizgisinden el ile oynamayı maçın hakemleri görmedi.
Birde gol bulunca müthiş bir direnç gösterdi Kasımpaşalı oyuncular nasılsa kör bir hakem vardı sahada rahat rahat sert oynadılar.
Yılmaz Vural'da bayağı paraladı kendini. Onun bu halini gören futbolcu insafa gelir neyi var neyiyoksa koyar ortaya.
Zaten öyle yaptılar.
İkinci yarı Kasımpaşalı futbolculara kramp grimeye başladı, beni çıkarın işaretleri yaptılar.
Hocalarının artisliğine, kendileirni yıprattılar şimdi haftaya yansır bu halleri. Belki kazanacakları bir maçı, kaybetmelerinin gayet normal olduğu bir maçta kendilerini tüketerek zora soktular.
Alsalardı bu hafta Yılmaz Vural ekran ekran dolaşıp hava yapacaktı. Bana şans verseler 3 büyükleri şampiyon yaparım diye. Önce gümede kalmayı bir öğrense!
Hele ilk yarının sonunda bir hali yokmu; maç iki dakika uzamış, daha ikinci dakika yeni dolacak, yan hakeme saati gösterip öyle bir yalvarıyor ki maçı bitir diye. Zavallı suçuhakemede atamayacak şimdi. O yinede bi şeyler bulur.
***
Galatasaray gelirsek; ilk kez mağlup duruma düştü Galatasaray bu sene. Mağlup durumdayken nasıl oynaması gerektiğini öğrenmesi gerek. Sinirlerine hakim olmalı, telaş yapmamalı.
Orta sahamız eski veriminde değil.
Elonada hazır değil. Gerçi hazıe halinide bilmiyoruz; belkide hazırıda budur. Bu yetmez ama...
Rijkaard'ı bekleyen bir başka sorunda Baroş'mu, Nonda'mı?
Nonda diyenler çoğalacak gibi!
Panathinaikos Galatasary Maçının Golleri
18 Eylül 2009 Cuma
Zor kolay oldu... Erken bulduğumuz gol doğrusu beni korkuttu, Beşiktaş maçı gibi bir oyun olurmu dedim ama bu defa Galatasaray dersine iyi çalışmış. Ders dedikte bu arada boynuz kulağı geçememiş, talebesi Rijkaard'ı zorlayamadı.
Özellikle ilk yarı Galatasaray üzecek şeyler yapaamdılar, zorlayamadılar. Kendi sahalarında mağlup olmalarına rağmen oyunu force edemedi Panathinaikos.
Galatasaray gayet sakin ve rahat oynadı. Usta ayaklarla sonuca gitti.
Şanslıydıkta. hem attığımız golde hem rakibin atamadığı bazı pozisyonlarda.
Şans zorlayanın, isteyenin yanında olur. İnşallah bu şansımız kupaya uzanana kadar gider.
Son bi söz Hocayı başatan eşeltirenlere, Serveti; Gökhan'ı kenarda oturtup; iki Emre'yi, Uğuru sahaya sürünce bu kadar rotasyon olurmu bir maçta demişti çok bilen bazı yorumcular. Bak mecburiyetten nasıl oluyor... Hemde çok önemli bir avrupa maçında, deplasmanda. Şimdi yazacaklar utanmadan. Rijkaard ne kadar doğrusunu yapmıştı falan diye...
Kurt Puslu Havayı Sever
17 Eylül 2009 Perşembe
Ankara Spor ve Ankaragücü olayları havayı bayağı pusladı. Dahada puslancağa benzer. Baksanızza kurtlar bile havayı fırsat bildi oratya çıkmaya başladı.
Eski Futbol Federasyonu Başkan'ı Haluk Ulusoy iftar yemeği bahanesiyle konuşmaya başladı.
İşin başındayız bu abdestle çok namaz kılınır daha...
Doğrusu federasyon çok acamice davarandı bu sürecte...
Olayların buraya geleceği belliydi. Federasyonun, sürecin başında müdahale etmek yerine, sürecin sonunda müdahale etmesi ve ağır kararlar alması insanın kafasını karıştırıyor.
İnanın hiç bi şey yapmayıp, akışına bıraksaydı; bu kadar tepki almazlardı.
ilk baştaki izlenimde oydu aslında.
Fakat ya akılları başalarına geç geldi yada birilerinin dolduruşuna geldiler son anda.
Öyle yada böyle asıl kurşunu kendi ayaklarına sıktılar.
Federasyonun bir ayağı dopaldır artık...
Ortada topal geyik olurda, kurt dağdan inmezmi?
Ronaldo'nun Frikik Golü
Cristiano Ronaldo'nun Şampiyonlar ligi maçında Zürich'e attığı ikinci frikik golü. O gece Ronaldo iki frikik gölü attı.İkinci gol şansa oldu kaleci ellerinden kaçırdı diyenler olabilir. Fakat bence böyle düşünenler Ronaldo'ya haksızlık ediyorlar. Frikik vuruşlarında ustalık baraşı aşırtıp kalecinin uzanamayacağı uzaklığa ya fasolu yada sert vuruşlar yapmaktır. Baraşı aşırtı ve kalecinin tutamaycağı kadar serti. O kadar sert ve hani geldiki top, kaleci üstüne gelen topu tutamadı...
Yıldızları seyretmek bir zevk...
Yıldızları, yıldız yapan farklılıkların farkına varmak ayrı bir zevk...
'Capello futbolu hiç bilmiyor'
Fabio Capello “İnter bu sezon Şampiyonlar Ligi’ni kazanamaz” şeklindeki açıklamaları üzerine konuşan Mourinho, “Fabio Capello gerçekten futbolu bilmiyor” ifadesini kullandı. Portekizli çalıştırıcı daha önce de İnter’in Serie A’yı alamayacağını söyleyen İtalya Milli Takımı’nın hocası Lippi’ye ağır bir dille cevap vermişti.
***
Herkes Mourinhon'un ukalalığından, kendini beğenmişliğinden, sivri dilinden dem vuruyor.
İtici geliyor bir çokları için Hoca bu tavırları.
Fakat bu onun hoşuna gidiyor gibi...
Zaten kendini dokunulmaz görüyor; biride dokundurmaya kalkınca, hemen karşılığını yapıştırıyor.
Men dakka dukka "çalma kapıyı, çalarlar kapını"
"En ciddi Rakibimiz Panathinaikos"
16 Eylül 2009 Çarşamba
Frank Rijkaard, GS TV’deki "Rijkaard ile Soru-Cevap" programında yaptığı açıklamada, zor bir maçın kendilerini beklendiği belirterek, "Tabii şu anda kağıt üzerine baktığımız zaman en ciddi takım Panathinaikos diyebiliriz. Ama bu yalnızca kağıt üzerinde. Puan almamız gerekiyor, hangi maçtan hangi puanı alacağınız belli olmuyor ama tabii ki Panathinaikos, Avrupa Şampiyonlar Ligi’nden gelen bir rakip ondan kağıt üzerinde en ciddi rakibimiz" dedi.
***
Gerçektende gayet ciddi bir rakip. Sadece Şampiyonlar liginden gelmiş olması değil, oyucuları, oyun anlıyışı vede Yunanistan takımı olmasıda işi gayet ciddi yapıyor...
Sert oynuyorlar. Bunu bir de kendi sahalarında, Türkiye'ye karşı sevgiyle dolu! seyircisi önünde oynayacaklarını düşünürsek!..
Kolay gele Cim Bom, sen işini bilirsin...
Sen bizi üzmezsin!..
Yıldız Farkı
Fark yapmak için, farklı ayaklara ve futbol zekasına ihtiyaç vardır.
Beşiktaşın en pahalı ve tartışılan transferi farklı hiç bir şeye sahip olamadığı için Manchester United karşısında hiç bir şey yapamadı...
Zaten kimsede ondan bi şey beklemiyordu açıkçası...
Devler liginde mücadele edeceğiniz önceden belli ama yaptınız transferlerde belli. Gaziantep spora iki futbolcu için 15 milyon euro ver ve sonra Manchester United karşısında galibiyet bekle...
Beşiktaş takımında maçtaki en farklı ayağa Serdar Özkan'sahipti ve ilk çıkan o oldu?
Bir takımın hocası para verip aldıkları futbolculardan çok taraftara güvenirse daha ne beklersin ki?
Zico Dedikodusu...
14 Eylül 2009 Pazartesi
Bizim basın, bir takımdaki kötü gidişte, yöneticilerden önce takıma yeni hoca aramaya başlar.
Bazende bu dedikoduları ,yöneticiler bilerek basına malzeme yaptırılar ki; camianın tepkisi ne olur bu işe diye...
Eh Zico gelirmi Beşiktaş'a? Neden gelmesinki sonuçta Fenerle göbek bağı yok, Türkiye'de de rahat iyiydi.
Gittiği yerlerde pek rahat etmedi hani.
Fenerbahçede başarılıydı doğrusu...
Arogones'in yerine Daum değilde Zico getirilseydi kimse sesini çıkarmazdı...
Mustafa Hoca sezon sonunda bırakmak istedi. Biliyordu ki; altın tepside sunulmuş, bedava bir şampiyonluk yakaladı. Bu kadar bal ancak bi sefer olur. İkincinin olmayacağı kesin. Adam gibi transfer de olmadı.
Bütün heyacanını (daha doğrusu şansını) kaybetmiş gözüküyor. Camianın öz evladı Ertuğrul Sağlam'a yaptığı şerefsizliği her an kendisi yaşayabilir.
Eğer ki salı günü ManU karşısında bi ezimet olursa ve de yöneticiler "hocamızın arkasındayız derlerse"; bu iş oldu demektir...
Artı Beşiktaş başkanıda Fenerbahçe'nin eskilerini toplamayı seviyor hani:)))
Toroğlu: Hakeme bir tecavüz etmedikleri kaldı...
Ermon Toroğlun'dan şanına yakışır hakem yorumu...
Ama bu sefer haksızda değil hani bizim hakem eskisi.
Ne demiş Hoca tastikcisi Şansal Büyüka'ya Bursa Spor Fenerbahçe maçını analiz ederken: "LUGANO ‘Bana dokunamazsın. Sen kimsin? Çek elini’ diyor hakeme. Bunu derken benim hakemim zavallı.. Bir tek tecavüze uğramadığı kalıyor. Bir hakem bir oyuncuya dokunamaz. Ama futbolcu da ona dokunamaz. Lugano formasını koruyor, ancak Çoban federasyon formasını koruyamıyor....
6 sarı Fener’e, 2 sarı da Bursa’ya. 8 tane sarı verirken 2 kırmızıya dönememişsen, sen hakem değilsin. Ya sarıların yanlış ya da yüreğin yetmiyor.
...
ŞANSAL BÜYÜKA: Sonrası da var hocam...
ERMAN TOROĞLU: Sonra da alkışlıyor seni, atarmıyorsun...
Göstersene kırmızıyı! Hani nerede? Bir başka maçta atarsan bu yüzden bir oyuncuyu ben sana sormaz mıyım Çoban?
...
Alex geliyor, omuz atıyor hakeme! Fenerbahçeli futbolculara sesleniyorum... Twente maçında yapsanıza bu maç yaptıklarınızı! Hadi bir omuz atın bakalım ne oluyor orada!
...
O forma var ya o forma! Alex ve Lugano nasıl veriyor o formanın hakkını, sen vermiyorsun! Ben böyle kendini çomaklattıran bir hakem görmemiştim!.. Topuz, hakemi kucaklıyor, ayırıyor... Hakem bu kadar aciz mi ya?"
Aciz olur tabi hoca, neden olmasın ki....
Bak varmı ses Bursa tarafından...
Yok varsada kim okur Bursa'nın yerel gazetesini, kim duyar Bursa'lının sesini.
Kaç tane Bursa'lı spor yorumcusu var akşama televizyona çıkıp sesini duyuracak.
Hem buna tecavüz denmez, bunun adına taciz.
Yani yaklarsak s...... demek bu!
Sıkıysa dediğin gibi yapsın, göstersin ikinci sarılardan kırmızıyı Fenerli futbolculara...

Saha ortasında kendini elletmese, tacize izin vermese, saha dışında hiç affetmezler tecavüz ederler bu sefer...
***
Twente maçına gelince; hiç bi fenerli futbolcu bunu yapmaz o maçta....
Tıpası sıkmaz...
Çünkü bir Avrupa maçında hakemi taciz ederse, bilirki; maç bittikten sonra Fenerbahçe medyası ona tecavüz eder.
Hele birde kötü bir sonuç alınırsa; yandı gülüm keten helva...
Bu yüzden Twente maçında içiniz ferah olsun...
Hakemden ziyade Hollandalı futbolcuları düşünün siz...
Pazar kuponumuz tuttu..
13 Eylül 2009 Pazar
362 Fiorentina - Cagliari 1-0
368 Siena - Roma 2-0
373 Mersin İ.Y. - Giresun Spor 4-1
400 Neuchatel Xamax-Young Boys 3-0
406 Rennes - St Etienne 1-0
Oynayıp, kazanan arkadaşlara tebrikler. İnandığımız güvendiğimiz kuponları yayınlamaya devam edeceğiz...
iddaa iddaa iddaa iddaa iddaa iddaa iddaa iddaa iddaa iddaa iddaa
Bizde, Bizi Üzmeyenleri Unutmayız BABA!
Gollerin Dili...
Bu maça çıkana kadar, gerideki 4 maçta; Galatasaray 13 gol atmış 4 gol yemiş, Beşiktaş 3 gol atmış 1 gol yemiş.
Galatasaray 4 maçın 4'ü kazanmış, Beşiktaş 4 maçta 3 beraberlik almış.
Bu tabloyo bakınca Galatasaray kazanmak için gol atmak gerektiğini düşünüp oyunu gol üzerine kuruyor, Beşiktaş ise önce yenilmeyeyim düşüncesinde.
Dün akşamda bu mantıkla çıktı Mustafa Hoca sahaya; 3 santraforunu kenarda oturtarak.
Topu topu 3 gol atabilmiş Beşiktaş takımında bu golleri atan hiç kimse yoktu ilk onbirde.
İddacılar dikkat etmşitir belki; Mustafa Hoca geldikten sonra Beşiktaş maşlarının ilk yarıları genelde berabare biter, bi aksilik olmazsa. Dün akşamda aynı mantıkla çıktı Hoca maça. Ne kadar ortasaha oyuncusu varsa sahadaydı. Bu ortasaha bolluğunda Ekrem'i de Arda'nın peşine takmıştı. İyi çalım yapan adamlarla; Galatasarayın iki stoperini yerden geçip gol bulacaktı, olursa. İlk yarı gol yemesin yeterti, ikinci yarı bir yada iki hücümcu sokup " bak riskte aldı kazanamk için" diyede yazarlardı arkasından. Günü kurtarmış olurdu.
Bakalım Mustafa Hoca salı günü MANU karşısında nasıl bir kadro çıkaracak...
Ahhhh, Bak Favori Kazandı!
Her derby maç öncei geyiğidir bu spor kamuoyunda; Favoriler kazanamaz diye. Galatarasayı sevemeyenler korosu maç öncesi yine aynı şarkıyı söyledi, bir teselli ver babından.
Ahhh Favori kazandı.
Şimdi köşesinde kurulup yazı döktüren kaç tane yazar ben demiştimle başlayamayacak yazıya...
***
Sahi gerçekten bu işin istatiğini tutan var mı?
Derby maçları öncesi kim favoriymiş; kim kazanmış?
***
Yoksa bu bir derby efsanesi olarak söylenip gidecek...
Hayırlı Olsun!
Tugay Kerimoğlu'nun Blackburn Rovers'ta bir dönem hocalığını yapan Mark Hughes ile yolları Manchester City takımında yeniden kesişiyor.
Bu yaz antrenörlük lisansı almak için Türkiye'de eğitim gören ve kurs sonunda gerekli belgeleri tamamlayan Tugay, dünyanın en zengin kulübü olarak adlandırılan Manchester City'de yarın işe başlıyor. Tugay, rezerv takım teknik direktörü Glyn Hodges'ın ekibinde antrenörlük yapacak.
Tugay medyada şakşakcısı olmayan ve gündeme hep alnının akıyla elde ettiği başarılarla gelen bir sporcuydu.
Futbolculuk yaşamında, bizi en iyi şekilde temsil eden Tugay Kerimoğlun'un yeni kariyerinde de başarılı olacağına inanıyoruz ve Allah'tan diliyoruz
Dürüst Yorum
"Hollandalı hocanın en yorgun adam Arda'yı oyundan alışı bile çözüm olacak gibi değildi. Dakikalarca topa değemeyen Kewell ve Baros takımı 9 kiyi bırakmıştı. Böyle bir ortamda Barış'tan yararlanılmayışını anlamak zordu. Ancak ikinci yarının neredeyse tek atağında Kewell'in zekasıyla başlayan pozisyonda Baros'un attığı gol Beşiktaş'ı da maçı da bitirdi! Bu da Rijkaard'ın futbolu bizden çok daha iyi bildiğinin sayısız kanıtlarından biri oldu. Ardından da Barış'ı oyuna alıp takımını tamamen ayağa kaldırdı. "
Ahmet Çakır (Zaman 13-9-2009)
Malumunuz bizde futbolu en iyi bilen, en çok bilen hatta bazen tek bilen kişiler yorumculardır. B taifeden birinin çıkıp biz böyle düşündük ama gördükkü Hoca doğrusunu yapmış demesi hatta bir adım ileri gidip bu işi bizden iyi biliyor demesi görülmüş şey değildi.
Demek ki basınımızda objektif yazı yazan, enaniyeti olmayan, ben demiştimcilik yapmayan; okunmaya değer kalemler var.